(Turkish) Maritius

Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

MARİTUS

Maritius, Afrika’nın en Güneyinde Madagaskar adasına yakın, 1.3 milyon nüfusu olan 2040 km² lik büyük olmayan volkanik bir ada. Yani, İstanbul’un yüzölçümü 5,350 km² ise, ancak bir yakası kadar büyüklükte. Buranın yerli halkı yok. 1880 li yıllardan itibaren Afrika’dan, Hindistan’dan, Çin’den Avrupa’dan gelip yerleşen insanların oluşturduğu bir toplum. Herkes kendi lisanı, kültürü adetleri ile sulh ve sükun içinde yaşıyor. Geçmişte, Fransızların sonraları İngilizlerin hakimiyeti olduğu için çoğunluk İngilizce ve Fransızca biliyor.
Havaalanından bindiğimiz taksi şoförü ile muhabbete başladık, üç dakika sonra ‘korkmayın buralar çok güvenli yerdir, burada bomba falan patlamaz’. Yani, adam geçen hafta İstanbul Atatürk Havaalanında patlayan bombayı neredeyse bütün detayları ile anlattı. Sonrada, neden bir insan üzerinde bomba patlatır, hem kendini hem de hiç tanımadığı bilmediği onlarca insanı öldürür diye sordu. Hadi bakalım, gel de anlat, nerden başlarsın, ne anlatırsın, kimi anlatırsın…kem, kum….hani tam olarak bilsek te anlatsak.. Böyle bir eylem nerelerde konu oluyor, ülke hakkındaki kanaatler, yorumlar….
Otelimize yerleşik. Laf aramızda bu sefer kaçamak yapıyorum, eşim ile balayındayız..yani hafiften kebap bir tatil olacak..
Sahilde kumsalda çıplak ayak yürüyüş, yandaki otelde hazırlıklar var, akşama düğün varmış.. gelini de gördük…fotoğrafını da çektik. .tamamdır artık, hayırlı olsun da dedik..sonrası onlara kalmış…
**
Bu gün deniz güneş ile akşamı ettik. Hemen yakında koyun öbür tarafında bir köy var. Sorduk, rahat yürürsünüz, yarım saat sürmez buyurdular. Çıktık yola, yol bitti, tarlaların ardından dolaşarak sahile indik. Gideceğimiz yer gözüküyor ama ulaşamıyoruz, taşlık, kayalık, kaldık ortada iki ucu boyalı değnek. Dönsek mi, gitsek mi.. Devam, düşe kalka bir saatten sonra Taramin köyüne ulaştık. Ulaştık ta, burası küçük bir yer hava da karardı birçok yerde kapanmış. Sahilde bira ile güneşi batırdık, sonra da bulduğumuz bir yerde akşam yemeği ile günü tamamladık.
**
Sabah gün doğumundan önce yollardayız. Bir saatlik yol, hafif bir kahvaltı ve tekne ile denizdeyiz. Sabah erken saatlerde yüzlerce yunus burada bir koya yemlenmeye geliyor. Denizin üzeri yunus balığı dolu bata çıka yüzüyorlar. Herkes suda, yunuslar ile birlikte yüzüyoruz. Onlarda bizimle oynuyor gibi, altımızdan yanımızdan geçiyorlar. Denizin içinden çıkardıkları sesleri duyabiliyoruz. Önce hafif bir ürperti gibi sonra müthiş bir duygu, böyle güzel yaratıklar ile birlikte yüzmek. Bir kaç saat beraber olduktan sonra oyuncu dostlarımızdan ayrılıyoruz. Öğleden sonra bir ada da öğlen yemeği deniz güneş…
Bu gün benim doğum günüm. . Akşam, eşim, hayat arkadaşım, sevgilim, dostum, karım hep birlikte yemekteyiz. Bazen her biri farklı gibi, bazen de hepsi aynı gibi. Böyle kalabalık vaziyette geceyi neşe içinde kutladık. Sonuçta bir yaş daha olgunlaştık. Hadi bakalım daha ne kadar olgunlaşacağız..
**
Anlaştığımız bir taksi ile adanın güneyinde daha önce planladığımız yerleri gezeceğiz. Görülecek yerlerin çoğu da bu buralarda. Bazı köylerde yerleşim yerlerinde, kilise, cami, Hindu mabetleri yan yana. Gayet mutlu mesut yaşıyorlar, herkes kendi inandığı işi yapıyor. Adanın en kuzey ucundayız, rüzgar ve okyanus. Kocaman dalgalar, dalgaların bağımlılık yapan büyüleyici sesi ve sonsuzluk. doğanın haşmetli üstün gücü…acizliğinizi bir kez daha anlıyoruz.
Daha sonra, Rochester şelalesi, ya tutarsa diye dua ettiğimiz Ganga Talao Hindu Tapınağı ve botanik bahçeleri. Chamarel köyündeyiz, 100 metreden dökülen Chamarel şelalesi ve yedi renkli gözüken ‘yedi renkli toprak’ bölgesi. Farklı zamanlarda soğuyan lavlardan oluşan volkanik küllerin içindeki değişik minerallerin etkisi ile bu engebeli arazideki 15 metre kalınlığındaki toprak tabakası, 1.5 milyon yıldan beri yağmur, güneş, nem, rüzgar gibi ağır hava koşullarında bile özelliğini kaybetmeden, güneş ışınlarına bağlı olarak hep yedi rengi yansıtıyor.
Her şey çok güzel, güzel baktığınız sürece. Maritius deniz ve güneş ağırlıklı tatil yeri, esas beklenti de bu olmalı. Haziran ve Temmuz ayları kış mevsiminin başlangıcı, yağmur geçişleri olabiliyor sonra hemen gene güneş. Temmuzun ilk haftasında bunları yaşıyoruz. Güney yarım küre ile kuzey yarım küre tam ters mevsimleri yaşıyor. Bizde, yazın başlangıcı burada kışın. Aralık başı birkaç gün kuvvetli yağmurlar sonra devam.. maksimum güneş..
**
Söyledik ya, burayı sebebi ziyaretimiz, tatil, deniz güneş. Bu gün kahvaltı sonrası görevdeyiz, yani sahilde tam gün kebap vaziyetleri. Dünyanın her yerinde seyyar satıcılar vardır ve size bir şeyler satmak isterler. Burada da aynı. Ancak, sakin bir şekilde yanınıza geliyor, önce hal hatır soruyor tatilin nasıl geçtiğini, canınızı sıkan bir şey var mı gibi, sonra da sattıklarından bahsediyor. .siz çok ilgili olmaz iseniz veya almazsanız özür dileyip nazik ce yanınızdan ayrılıyor. Sokak satıcısı böyle mi olur yahu! Kapalı Çarşı satıcılarından eğitim almak şart. Bi kere yakaladın mı, bırakmak yok, hele sattığı mala hafif yan gözle baktın mı, yandın kurtulamazsın, istediği fiyattan alacaksın. Otele kadar satmadan peşini bırakmaz valla. Maritius insanı genelde sakin kibar ve iyi insanlar. Adres veya başka bir şey sorarsanız içten yardımcı oluyorlar. Karşılaştığınız herkes ile selamlaşıp sohbet edebilirsiniz.
**
Bu gün adanın kuzeyine doğru gidiyoruz. İlk uğrak noktamız, Curepipe. Burası adanın tekstil merkezlerinden biri. Hazır giyim ve özellikle kaşmir yün dokuma konusunda en fazla üretimin yapıldığı yer. Moğolistan’dan getirdikleri kaşmir yününü burada işleyip ihraç ediyorlar.. Kaşmir, adını Hindistan daki bir bölgeden alan, Hindistan, Pakistan, Çin, Moğolistan, Tibet gibi çok soğuk steplerde yaşayan ince ve yumuşak tüylü bir keçi türü. Çok ince ve yumuşak tüylerinin arasında sıkışan hava, soğuğa karşı kuvvetli bir koruyuculuk sağladığı için bu tüylerden yapılan giysiler bu nedenle tercih ediliyor. Özellikle göğüs kısmındaki daha ince yumuşak ipeksi tüylerden yapılan giysiler en makbul ve pahalı olanı. Hayvanın göğüs tüyleri kesilerek değil taranarak biriktirilir ve bir keçiden ortalama yılda 200 – 250 gr yün çıkıyor. Bu nedenle göğüs yünleri çok kıymetlidir. Kaşmir den yapılmış triko, kumaş benzeri ürünlerin fiyatları, burada birçok yere göre uygun gibi. Bir de model gemicilik var. Her yerde aslına uygun değişik kadırga ve eski tip yelkenli model gemi bulabilirsiniz. Tekstil merkezi dediysek, hepsi sekiz on mağazalık yer., gözünüzde büyütmeyin..
İkinci durak, Pampelmousses de büyük botanik bahçesi. Güzel bakımlı temiz. ..tropik ağaçlar, bitkiler…
Kuzeye Grand Baie’ye kadar geldik. Burası adanın kuzeyinde muhteşem denizi olan en güzel yerlerinden biri. Yok mu buranın daha en kuzey ucu dedik geldik Coin De Mire’ye. İşte adanın en kuzey ucu, sonrası sonsuz okyanus. Küçük bir kilisesi olan sevimli bir kasaba. Hafif çevre tanıma sohbet falan …
Port Louis, adanın başkenti. Aynı zamanda ülkenin siyasi ve ticari merkezi ve 150 bin nüfus ile en büyük şehri. İstanbul da ilçeler, mahaller bile buradan daha kalabalıktır. Niyet etsen bir günde şehrin nüfus sayımını yaparsın!. Hangi ölçekte olursa olsun, büyük şehirler de trafik, karmaşa büyük binalar, fiyatlar, koşuşturan gergin insanlar hep aynı. Küçük bir ara öğün küçük bir şehir merkezi turu. .tamamdır. Giderek şehir isminden ve yaşantısından sıkılmaya başladım.
Adanın kuzeyi güneye göre daha sakin, daha zengin, yollar, geçtiğimiz köyler kasabalar daha düzgün gibi..
**
Bu gün akşam uçağı ile dönüyoruz. Gerekenden üç dört saat önce çıktık, Doğu sahilinde Mahe Boure ve Blue Bei kasabalarını gezeceğiz. Buralar Maritius’ un farklı yüzü, arka bahçeleri gibi. Daha mütevazi yaşam şartları. Gene de güzel. .samimi insanlar..

Maritius, 16, yüzyıllarından itibaren, Portekizliler, Hollandalılar, Fransızlar ve İngilizlerin sömürgesi olmuş. Adını da Hollanda’nın hakimiyeti döneminde Hollanda Prensi Maurice’den almış ve hafif bir değişimle bu güne kadar gelmiş. Nüfusun ortalama üçte ikisi Hindistan kökenli, kalan kısmı Afrika, Madagaskar ve Çin. Yani adada büyük çoğunluk Hindu, sonra Hıristiyan ve % 10 gibi de Müslüman. Üniversite dahil bütün eğitim ve sağlık hizmetlerinin tamamı ücretsiz. Resmi lisan belirtilmemiş, genelde herkes Fransızca ve İngilizce biliyor, bir de bunların karışımı gibi yerel bir lisan. 1968 yılında İngilizlere karşı bağımsızlığını ilan etmiş 1992 yılında da kendi anayasasını yaparak bayrak açıp cumhuriyeti ilan etmiş. Aslında çok taze bir ülke. En önemli ihraç ürünleri şeker kamışı, turizm ve tekstil. Vize de yok, direk uçuş da var, uygun fiyatı kolla, atla uçağa doğru Maritius .. Otelde veya başka yerde Türk olduğumuzu öğrenince Türkçe bir şeyler söylemeye çalışıyorlar. Anlaşılan o ki, Türkler bu yeni cumhuriyeti keşfetmiş, eğitime bile başlamışlar.. Afrika ülkeleri arasında en sağlam demokrasilerinden biri olan Maritius da ordu falan da yok. Suç oranın çok düşük olduğu, her din ve inancın birbirine saygı duyduğu gecesi gündüzü güvenli keyifli güzel bir ülke. En büyüğü Maritius olan dört ada ve hepsinin başkenti Port Louis. Bir hafta da bütün ülkeyi baştan aşağı gezersin. Bizde öyle yaptık, güneyden kuzeye, doğudan batıya bir çok yeri arşınladık..
Sevgilerimle
Hayrettin Kağnıcı
Temmuz 2016

www.hayrettinkagnici.com

error: iletişim : [email protected]