Hayrettin Kağnıcı – İnsan Böyle Bir Şey



Konuya, kork bin yıl öncesinden ilk düşünen inan modeli homo sapien den başladık, Tanrı kavramının ilk olarak nasıl ve nerede oluştuğunu, dinlerin nasıl kabul görüldüğünü ve din üzerinden toplumların nasıl kontrol edilebildiği, inançlar, paganizm, çok Tanrılı ve tek Tanrılı dinlerim etrafında dolaştık, Türklerin nasıl Müslüman olduklarına göz attık. En önemlisi bütün bunları ve bedenimizi koruyan, bizleri yöneten, yönlendiren beynimizin nasıl çalıştığı ve doğmaları yaratma sebepleri ve sonra da;

Ne olacak şimdi “gelecek nasıl gelecek” diye diye düşünmeye başladık.

Gelecekte hayatımızın vazgeçilmezleri olacak yarı insan yarı makine sayborglar ile İnsanımsı robotlar androitleri inceledik, robotlaşan dünyamızda bizlerin hali ne olacak diye düşünmeye başladık. Anladık ki, bazı kavramları tam olarak açıklamak kolay olmuyor. Biz insanları diğer canlılardan ayıran en önemli “şey”, nedir diye bakarsak, bu “şey”, akıl, bilinç, ruh, tözün, tin, öz, hangisi? Size hangisi daha yakınsa o. Bazı felsefe ve bilim adamları bu şeyin asla makinalara aktarılamayacağını, robotlaşma da asla bilinç olmayacağını savunurlar. Diğer bir gurup ise, her varlığın ataleti olduğu gibi her şeyin de bilinci vardır fikrini savunurlar.

“Yükselin gökyüzüne, neler oluyor yeryüzünde seyredin bu alemi en yukarıdan”, sayfaları çevirelim geriye beş yüz yıl öncesine bakalım dünyanın haline; Amerika kıtası henüz yeni keşfedilmiş Avrupa din baskısı altında en karanlık Orta Çağ döneminin yaşıyor, o dönemlere ait bütün bildiklerini koyun önünüze, kapayın gözlerinizi dünyayı düşünün. İşte o zamandan sokakta gördüğünüz birisi getirin bugüne. Şimdi de gidin yüz sene sonrasına, geleceğin dünyasına, zorlayın bildiklerinizi ve beyninizin sınırlarını. İnsan denilen canlıklar nasıl bir düzen içinde yaşıyor, sosyal ve yönetim şartları, beceri, beslenme ve sağlık durumları nedir hayal edin, hayal edin her şeyi ve sokaktan birini alın getirin günümüz dünyasına, bugüne. Bugünkü sen, beş yüz önceki ve yüz sene sonraki akrabaların ile oturun aynı masaya konuşun, susmayın konuşun, dinlerden bahsedin, alışkanlıklarınızı, yaşadığınız dünya halini, dijital dünyayı, kendinizi, hayatınızı, bugünleri anlatın. Dinleyin beş yüz önceki akrabanın anlattıklarını sonra da yüz sene sonraki akrabanın anlattıklarını. Şimdi de düşünün kimin neyi nasıl ne kadar anlayabildiğini!

İşte, “İnsan Böyle Bir Şey”

Hayrettin Kağnıcı

error: iletişim : [email protected]