Kuzey Hindistan
Pakistan Hindistan arasındaki sınır uzunluğu bin km den fazla ve geçiş için tek kapı var. Bizde buradan Wagah gümrük kapısından Hindistan’a geçmek istiyoruz. Hindistan’a vize alırken de sorun olmuştu, o kapıdan giremezsiniz diye vize vermemişlerdi. Sonra büyükelçilik ile yazışıp durumu anlatarak vize almıştık. Çok bilinen bir yer değil, burayı tercih ettik çünkü her akşam gümrük kapısı askeri seremoni ile kapanıyor, sabah tekrar açılıyor. İşte sebeb-i ziyaretimiz “Wagah Border Ceremony”, Wagah sınır kapı seremonisini görmek için buradan giriş yapıyoruz.
Ellerimizde bavullar yürüyerek Pakistan’ın Wagah karayolu kapısından Hindistan’a giriş yaptık. Pasaport işlemlerinin ardından gümrük alanın dışında bekleyen otobüse valizleri teslim ettikten sonra kalabalığın arasında uzun bir yürüyüş. Kontrol noktasında, herkes tek tek aranıyor fotoğraf makinası haricinde hiçbir şeye izin yok. Koca bir yer binlerce kişilik oturma düzeni olan seyir alanı. 1965 yılında Pakistan,Lahor ve Hindistan, Amritsar şehir yöneticileri anlaşarak bölgeyi hareketlendirmek için her gün için sınır kapısı kapanma seremonisi yapmaya karar vermişler. Önceleri kimsenin haberi bile olmamış, 2010 yılından itibaren duyulmaya başlamış. Wagah Border Ceremony. Biraz önce elimizde valizler ile geçtiğimiz, sürgülü demir kapının olduğu, gösterinin yapılacağı yerdeyiz. Kalan en iyi yerİ gözümüze kestirdik ama öyle önce ben geldim oturmak istiyorum yok, görevlinin gösterdiği yere oturduk. En az 10 bin kişilik oturma düzeni olan bir yer. Müzik çalıyor insanlar ellerinde bayraklarla ortalarda dans ediyor. Aslında gır gır bir durum, iki ülke arasında sadece sürgülü demir kapı ve iki tarafta ülke askerleri. Hindistan tarafı daha coşkulu ve kalabalık. Pakistan tarafı erkek ağırlıklı birkaç yüz kişi, bu tarafta en az 5-6 bin kişi. Her iki tarafta da turistler var. Müzik sustu, ortalık boşaltıldı, askerler rapraprap geldiler ortaya. Önce kapıdaki askerlerin değişimi, sonra diğer askerler yerlerini aldılar, sonrası bayrakların indirilmesi, sürgülü büyük kapının haşin bir şekilde kapatılması. Ayni merasim aynı anda karşılıklı yapılıyor. Bayağı ciddi askeri merasim, kurtuluş bayramı kutlamaları gibi.
İlk dikkatimi çeken merasim başlarken Hindistan tarafında milli marş, Pakistan tarafında Kuran okunması. Hindistan tarafında sosyal standart daha iyi, insanlar daha eğitimli gibi.Pakistan tarafında dini eğitim ağırlıklı olması hemen fark ediliyor.
Dünyada sadece burada yapılıyor gümrük kapılarının kapanışı ve bayrak indirme merasimi. Bu olay yıllardan beri her gün tekrar ediliyor ve de epey müşterisi de var.
Buradan % 60 Sih, % 30 Hindu kalanı Müslüman toplam nüfusu üç milyon olan Amritsar şehrindeki otelimize valizleri bırakıp Sihlerin kutsal yeri Golden Temple, altın mabedinde gece ayinine gidiyoruz. Ayakkabı çoraplar çıkıyor yani çıplak ayak, erkekler dahil herkesin başı kapalı. İnanılmaz kalabalık. Büyük şans, bugün Sihlerin geçmiş dini önderlerinden 4.Guru’nun doğum günü. Dünyanın birçok yerinden Sihler buraya akın etmiş. Senede bir yapılan kutlu doğum haftası törenine şahit olduk. Binlerce yıllık el yazması Sihlerin kutsal kitabı, bugün özel bir tören ile yerinden alınıp, dışarı çıkartılıyor ve dualar eşliğinde tekrar yerine konuyor. Bu törene katılmak için dünyanın her yerinden Sihler akın etmiş. 400 bin kişinin geldiği tahmin ediliyor. Tabi bu kadar konaklama yeri yok, büyük çoğunluk mabetler de yerde yatıyor, hem sevabı daha çok. Bir hafta süresince binlerce kişi organizasyonda gönüllü olarak görev almış. Ayaküstü tanıştığımız birileri de Amerika’dan bu tören için gelmiş ve bir hafta her gün, yüz bin bin kişiye yemeğin hazırlandığı mutfakta çalışıyorlarmış. Her taraf bol renkli giysileri ile Hintliler. Gece kapalı mekanlarda fotoğraf çekmek kolay değildir. Bütün ayarları dikkatlice yapıldı, güzel şeyler çıkacak.
**
Sabah gündüz gözü ile tekrar altın tapınaktayız. Dün gece etrafı doğru dürüst görememiştik. Büyük bir göletin ortasında kocaman altın renkli muhteşem Sih Mabedi. “Armit” kutsal su, “sar” da şehir anlamında yani Armitsar, kutsal su şehri anlamına geliyor. Kocaman bir yer, binlerce insan mabedin içinde, dua ediyor, oturuyor, dolaşıyor, etrafında tavaf ediyor. Burada vakit geçirmekte bir anlamda ibadet sayılıyor. Bütün bunlar için binlerce kişi gönüllü olarak çalışıyor ve her şey toplanan bağışlarla yapılıyor. Bir taraftan ibadet, bir taraftan sosyal hayat her şey gayet mükemmel şekilde yürüyor. Müthiş organizasyon bravo valla. Düşünebiliyor musunuz, senede bir defa gelen binlerce kişiyi doğru bir şekilde organize etmek, belki de daha önce hiç yapmadığı bir iş için görev tarifi yapmak, çalışmalarını sağlamak öyle kolay işler değil. Böyle bir etkinlik, hem toplumun kendi içinde barışçıl olması hem de birlik olması açısından çok önemli. Bizde tavaf ettik, turumuzu tamamladık arındık ve de hacı bile olduk. Burası da UNSECO dünya mirası aday listesinde.
Buradan Jallinwala bahçesine gidiyoruz. 1919 yılında bağımsızlık hareketini desteklemek için Jallinwala parkında sessizce oturan halka İngilizler tarafından ateş açılmış ve orada bulunan 1500 insanın tamamı öldürülmüş.Bu park bugün müze gibi organize edilmiş ve parkın içine bu katliam anısına bir anıt yapılmış. İşte burayı ziyaret ettik, İngilizlere de vay pezevenkler vay dedik…
Armitsar bölgesi, Hindistan’da Sih’lerin en yoğun yaşadıkları ve dini merkezlerinin olduğu yer
Sihizm, Hindularda olan kast sistemine tepki olarak 1500 yılında Guru Nanak tarafından önce siyasi hareket olarak başlayan sonraları Budizm ve Müslümanlıktan etkilenerek şekillenenmiş ve sonraları da din olarak kabul görmüş. İçki, tütün, makas ve jilet kullanmak yasak olduğu için dindarlar saç ve sakallarını kesmezler, kadınlar kaşlarını düzeltmez vücutlarındaki kılları kesmezler. Eğitim ve öğrenime önem verdikleri için Hindistan’ın siyasi ve dini hayatında önemli yerleri vardır ve önemli mevkilerde bulunurlar.Sih’lerin dini ve ahlaki bütün değerleri kutsal kitapları, Adi-granth’da toplanmıştır.
Buradan uçak ile başkent Delhi’ye oradan sabah erken uçak ile Hindistan’ın en kuzey bölgesi Keşmir’e gidiyoruz. En merak ettiğim yerlerden biri. Keyifli ve güzel bir gezi olacağına inanıyorum.
*******************
Çok ilgilendiğim merak ettiğim, dünyanın çıbanbaşı, her an patlamaya hazır yerlerinden bir olan Keşmir bölgesinden dönüyoruz. Burası ile ilgili gezi notlarımı ve fotoğraflarımı da paylaşacağım.
Sabah, Ladakh bölgesinin merkezi Leh şehrinden uçakla Hindistan’ın başkenti Delhi’ye geldik.
Bahai’lerin en büyük kutsal mabedi Delhi Lotus Bahai Tapınağı’na gidiyoruz. Delhi’ye daha önce geldiğim zamanlarda da tapınağın içine girememiştim, bu sefer de bu fırsatı yakalayamadım. Günün belli saatlerinde açılıyor, denk gelirse ziyaret edersin yoksa bir sonraki sefere.
Bahailik, Bahaullah Mirza Hüseyin Ali tarafından 1863 de Bağdat da ortaya çıkan, bazılarınca din olarak da kabul edilen mezhep. Şirazlı Mirza Ali Muhammed’in kurduğu Babiliğin devamıdır. Bahaullah, Bab’ın gelişinin müjdelendiği kişinin yani mehdi’nin (Allah’ın ortaya çıkaracağı kişi) kendisi olduğunu ileri sürmektedir. İnsanlar arasında dil, din, renk, ırk farkı gözetilmeden herkesin eşit olduğu, kavgaya neden olan inançların din olamayacağı ve dünya barışının kendisinin gerçekleştireceğini iddia etmektedir. Merkezi İsrail de olan Bahailiğin yasaları ve dinin şer’i hükümlerini içeren Kutsal kitap olan Kitab-ı Akdes, Tevrat, İncil ve Kuran’daki bazı ayetlerin açıklaması ve bazı ilahiyat konularından esinlenmiş olup bu üç semavi dinin prensiplerinden etkilenmiştir.
Bugün, dini kültürlerimizi geliştirme üzerine bir program. UNESCO Dünya Miras adayı, Hinduların dünyadaki en büyük mabedi Akshardam’a geldik. 2000 yılında başlayıp yapımında 10.000 kişinin çalışarak beş yılda tamamladığı muhteşem bir mabet. 2002 yılında yaşanan terör olayında çok sayıda insan ölmüş bu nedenle girişte güvenlik çok sıkı. İçeriye girerken yanınızda sadece gözlük ve bir miktar paranın dışında hiçbir şeye kesin izin vermiyorlar. Her şeyimizi bıraktık girdik içeriye. Bütün duvarlar, kolonlar, tavan her taraf küçük heykelcikler ve kabartma figürler ile nakış gibi işlenmiş. Her yer dantel işleme gibi büyük emekler verilmiş, muhteşem işçilik görüntü inanılmaz ama ne yazık bir tek kare fotoğraf bile çekmedik. Hinduların en eski gelenek ve kültürlerini yansıtan, en yeni, en büyük, en muhteşem en görkemli Hindu tapınağı.
Tanrı’nın ilahi mekanı anlamına gelen Akshardam tapınağı, büyük alan üzerine kurulmuş içinde ibadethane, kütüphane, eğitim mekanları, bahçeler olan kültürel bir kampüs. “Her insan ilahi bir güçtür, ailenize, vatanınıza, komşularınıza, dünyadaki bütün canlılara hizmet ederek insanlık yolunda ilerlemeliyiz, bu yolda yapılan her şey bizlere kendimizi geliştirmeye ve Tanrı’ya daha yaklaşmak için fırsattı verecektir” şeklinde bir felsefesi var.
Bütün dinler mezhepleri dinlersen, hepsi doğru, hepsi güzel, hepsi kulağa hoş geliyor da peki dünya neden her gün daha kötüye gidiyor, içinden çıkılmaz hal alıyor?
Günün son ziyareti, UNESCO Dünya Mirası listesinde olan 2.Moghal hükümdarı Hümayun’un türbesi. Ölümünden sonra eşi Bega Begüm tarafından, 1572 yılında Moğol ve Hint kültürünün izlerini taşıyan bu eser sonradan Taj Mahal yapılırken örnek olmuştur. Türbe, ortamı serinletmek amacı yapılmış su kanalları, güzel tasarlanmış bir bahçe içinde kırmızı kum taşı ve beyaz mermer kullanarak yapılmış muhteşem bir anıt mezar. Aslında bu tip yapılar dönemin ne kadar ihtişam içinde olduğunu anlatıyor. Hani biraz daha vakit geçirsek insanın yatası geliyor, böyle mezar nerede var..
Günün en yorucu ve en zorlandığımız kısmı otele dönüş, yirmi km mesafeyi korna sesleri arasında üç saate gelebildik. Kulaklarımdan ateş fışkırıyor…
**
Bu gün son günümüz Delhi’yi dolaşacağız, önce UNESCO Dünya Mirası Kutup Minar Camii.
1192 yılında Müslüman orduları Delhi’yi fethettiklerinde, ordu kumandanı Kutbeddin Aybeg bu zaferin nişanesi olarak dünyanın en yüksek minaresi olan Kutup Minar’ı yaptırmak ister. 172,5 metre yüksekliğindeki minare Kutbeddin Aybeg tarafından 1193 yılında yapımına başlanmış 193 yılda tamamlanmış. Yani, Kutbeddin Atberg başlamış, Iltutmuşh devam etmiş Firuz Şah tamamlamış. Minare aynı zaman da tuğladan yapılmış dünyanın en büyük kulesidir. İslam mimarisinin zirvesi kabul edilen minarenin üzerine Kuran’dan ayetler işlenmiş, yan tarafına da önceleri burada bulunan Jain tapınağının sütunları kullanılarak Kuvvet ül-İslam Mescidi yapılmış. Çevresindeki medrese ve mescitler zaman içinde çeşitli sebeplerden yıkılmış tahrip olmuş ancak Kutup Minar sağlam bir şekilde ayakta kalmayı başarmış.
Hava ciddi sıcak gezilecek yerler var daha, yapacak bir şey yok devam.
Takdir ettiğim örneklediğim liderlerden Mahatma Gandi’nin anıt mezarına gidiyoruz. Esas adı Mohandas Karamchand Gandhi. Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Gandi, Londra da hukuk eğitimi alır daha sonra 1893 te çalışmak için gittiği Güney Afrika da ülkesi hakkında daha fazla araştırma fırsatı bulur, etnik gruplar ve ırk ayrımcılık hakkında bilgi edinir, bu konuların üzerine gitmek için de 1915 yılında ülkesine geri dönerek İngilizlere karşı bağımsızlık hareketini başlatır. Dünyadaki en büyük sivil toplum hareketini başlatan Gandi’nin direnişine karşı İngilizler hareketi kırmak için yüzbinlerce insan öldürmüşler ve bu olay dünyada ki en büyük soykırım hareketi olarak tarihe geçmiştir. 1947 yılında İngilizler geri çekilmesi ile Hindistan bağımsızlığını ilan eder, bağımsızlık ilanından sonra 1948 yılında Birla Bhavan bahçesinde suikast sonucu öldürülür. Öldürüldüğü yere sönmeyen meşale ve üzerinde son sözü “He Ram”, “Ey Tanrım” yazılı siyah mermer olan, yaşantısı gibi son derece mütevazi anıt mezar yapılmış. Gerçek ve kötülüğe karşı aktif ama şiddet unsuru içermeyen direniş ile ilgili olan Satyagraha felsefesinin öncüsüdür. Bu felsefe Hindistan’ı bağımsızlığına kavuşturmuş ve dünya üzerinde vatandaşlık hakları ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı olmuştur. Hindistan da ulusal lider olarak kabul edilen Gandi’nin görüşleri Gandizm olarak bilinir. Verdiği başarılı mücadelesi nedeniyle ismini başına “yüce ruh” anlamına gelen “mahatma” unvan eklenmiş, bu nedenle Hindistan’da ve dünyada Mahatma Gandi olarak anılır. Gandi’nin doğum günü olan 2 Ekim tarihi Birleşmiş Milletler genel kurul kararı ile”Dünya Şiddete Hayır Günü” olarak ilan etmiştir,
İşte bu liderin mezarını saygı ile ziyaret ediyoruz.
Sonra, Yeni Delhi, eski Delhi, Camii Mescit, parlamento binası, diplomatik bölge, Hindistan kapısı günü maksimum ölçüde değerlendirmeye çalışıyoruz.
Son yedi yıl önce de Delhi’ye gelmiştim, trafik çok kötü idi, şimdi pek çok fazla berbat olmuş. Yani, arabalar blok vaziyetler ve kımıldama yok. Herkes korna çalıyor, sanki yasal zorunluluk gibi. Yürümeyen trafik, kornalar ve gürültü en büyük yorgunluk bu. Otele zor vasıl olabildik.
Hindistan, Hintçe ve İngilizce resmi dillerinden başka onlarca farklı lisan konuşulan, dünyadaki bütün dinlerin görülebileceği, ölülerin yakıldığı, ineklerin kutsal sayıldığı, sınıfsal ayrılık olan kast sisteminin olduğu, köpek veya ağaç ile evliliğin yapıldığı, çok renkli, çok farklı kültürlerin yaşandığı, ilginç, çekici, her köşesinde çok farklı yaşamların olduğu 1.35 milyar ile şimdilik dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi.
Sevgilerimle
Hayrettin Kağnıcı
Ekim 2017