Rusya

Sabah telefon çaldı arayan sevgili Atila,
-hazırlan Rusya’ya gidiyoruz,.
-çok teşekkür ederim mümkün değil, bu aralar ayrılamam buradan,,
-muhteşem bir seyahat olacak, Unesco Dünya Mirasları , kolay gidilemeyecek yerler , fırsat…sıra dışı .. düşün.,,
-çok teşekkür ama zor. ?.

Gece kıyamet koptu, beynim ile kalbim tartışıyorlar. Birisi, büyük fırsat, değerlendirmek gerekir.Diğeri, farkındalıklarını arttırırsan her zaman fırsatları yakalarsın diyor. Karışmadan dinliyorum, uzun süre sonra sessizlik; Karar anı,.. gidiliyor., oley….. hazırlıklar başlasın.,

Sabah Atila ‘yı aradım;
– abi kötü haber, bizde geliyoruz,…. Yippuu, heyyooo. çok güzel , özellikli yerlere gideceğiz, ..

Gezi, Ege ve Kağnıcı aileleri.

Moskova’ya gitmeden iki gün önce google ‘a yazı ile müracaat ettik , hava nasıl olacak diye…cevap geldi,.güneşli-açık-sıcak.. gittik , yağmurlu-kapalı-soğuktu,……… ” nooldi ,pilemedin oni., zor mi celdi..”
Üç günlük Moskova ziyaretimiz de her gün yağmurlu olmasına rağmen bütün planlanan yerleri ziyaret ettik .Deli Pedro, Korkunç Ivan’ın yaşadığı yerler bir sürü kremlin..Akşam otele dönüyoruz, muhteşem bir müzik geliyor kulaklarımıza .. ışığa yönelen kelebekler gibi çekiyor bizi . Efsane Bolşoy tiyatro binası bahçesinde açık hava konseri .Havaya rağmen sonuna kadar dinliyoruz.Günün sonunda muhteşem final , bingo.Otele geldiğimizde organlarımıza kadar ıslanmıştık. Zor kurudular , ama değdi , hele konser..şikayet yok.

Son gün büyük usta, Nazım Hikmet’i Unesco Dünya Mirası Novodeviçi mezarlığında ziyaret ettik.
. Çok güzel muhteşem mezarlık onlarca mezar, hepsi altında yatanları tasvir eden heykeller ile dolu.Sanki ünlülerin heykel sanat galerisi.Her mezarda günlük taze çiçekler ,kimisi elinde size uzatıyor gibi,kiminin önünde.Burada bir fani olarak bile çok değerli olamıyor insan.Büyük usta kendisine yakışır sade ama görkemli ağır taşın altında yatıyor.
Unutamadığım şiirlerinden, aklıma gelen,
…..

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından…

Yağmur gittikçe hızlanıyor, ama ıslanmıyoruz.Önünde saygı ile dualarımızı okuduk, bir gün aynı düzlemde buluşmak üzere geçici olarak ayrıldık. Senden çok feyz aldık sevgili Nazım…

Bu gezimiz de ağırlıklı Unesco Dünya Mirası eserlerini ziyaret edeceğiz.

Önce, Rus Ortodoksların Vatikan’ı olan çok bilinen kutsal mabet Sergiev Posad’a katedraline gidip, dua ettik.Memleketim için hayırlar olsun , bizlerin günahları af olsun diye. İnşallah kabul olur , göreceğiz..
Vladimir üzerinden Suzdal’a varıyoruz.Kremlin içindeki muhteşem anıtlar, sanki kremalı pasta gibi . Kremlin, içinde mutlaka manastır veya kilise olan , bulunduğu yere bağlı olarak ayrıca bölge yönetim binaları veya askeri merkezler olan, etrafı duvarlar ile çevrili girişi kontrollü olan bölge.En önemli ve bilinen Moskova’da olan , içinde bakanlıklar, yönetim ve idari binaları, resmi konutlar olan Rusya’nın yönetildiği etrafı duvarlar ile çevrili Kremlin.Aslında buraya uğrayıp dünyadaki yanlışlıklar hakkında değerli görüşlerimizi bildirmek istedik !, kabul etmediler.

1917 de Çarlık Rusya’sı , Bolşevik hareketi ile devrilip yeni rejim ile birlikte manastırlara, kiliselere ve camilere kısıtlama gelince ilgi azalmış ve bakımsız kalmışlar.1990 yılında Mihail Gorbaçov ile tekrar sosyal hayattaki kısıtlamalar kalkınca , bütün kilise , cami ve mabetlerin onarımı ve bakımı yapılmış , devam da ediyor.O ne muhteşem kiliseler ., manastırlar sanki hepsi altın dan yapılmış, ne emek ne para…Rus Ortodoks cemaati buralara gittikçe artan ilgi gösteriyor.Bunların çoğu kremlinlerin içinde.

NizhnyNovgorod, Oka ve Volga nehirlerinin birleştiği yerde .Kafe , restoranlar, sanki Avrupa şehri .Kremlindeki askeri müze ve binalar ,çevre tertemiz, pırıl..Buradan sonrası ; Rus’ların bittiği, Rusya’nın başladığı yerler.

Rusya’daki altı Türki cumhuriyetten biri olan Tataristan ,başkenti Kazan.

Geniş yolları, temiz ve düzenli şehir ve 43 üniversitesi var . Önemli yerlerinden kremlin,içinde kilise ve 2005 yılında tamamlanan Kul Şerif camii. Biraz turistik gibi sanki, ikinci kata çık , fotoğraf çek , dolaş…sanki o kutsal huşu veren ruh yok gibi.Burada Korkunç İvan’ın izleri her yerde . 1550 lerde işgal de çok Tatar öldürülmüş çok sevilmeyenlerden . Hani Tatar deyince elmacık kemikleri şişik , kısık göz kapakları arasından bakan yüzler gelir aklımıza. Burada çok az. Nerede bunlar dedik, başladı hikaye..4. yüz yılda Kafkasların kuzeyinde yerleşen Bulgar’lar 900 lü yıllarda aşağıdan gelen Arap istilası ile bir kısmı Tuna nehrini takip edip bu günkü Bulgaristan bölgesine yerleşmiş, bir kısmı da Volga nehri boyunca ilerleyip bu günkü Tataristan bölgesine yerleşmişler…,1400 lu yıllarda Cengiz han orduları ile buraları işgal etmeye başlayınca , topladıkları esirleri kendi ordusunda ön saflarda savaşa yollarmış.Ön saflarda savaşanlara “dada” sonraları “dadar ” daha sonraları da ” tatar” denmeye başlamış.Bu insanların yasadığı bölgeye de Tataristan denilmiş. Yani Tatar diye bir ırk yok . Tataristan da yaşayanlar Bulgar soyu..ama ülke adı Tataristan.

Kışları bir metre kalınlığında buzla kaplanan,en geniş yeri 40 km. olan Volga nehri burada her şey.Tekne ile eski dönemlerde başkent olan Bolgar’a gidelim bakalım neler var dedik.Kremlin eski kilise kalıntıları ve 2 sene önce açılmış cami.İbadet var mı yok mu belli değil.İtalyan’lara birkaç yıl önce bastırılan 500 kg. ağırlığında kocaman bir Kuran,dünyada tek miş !!

Unesco Dünya Mirası Türkiye delegesi Atila Ege’nin dünya ve Türkiye’de ki Unesco Dünya Mirasları ile ilgili olarak konferansı için Kazan, Tipsi Üniversitesine davetliyiz.Büyük ilgi .,, herkes konuya hakim gibi..rektör yardımcısı bizim ile özel olarak ilgileniyor, konferans sonra sı özel odada yemek, altımıza özel araç ve rehber .Adımıza bütün organizasyonlar , rezervasyonlar tamam..hayat birden kolaylaştı vay be…

Sabah erken saat. Samara dayız,hava beklenen den çok güzel , kuşlar haber vermiş olmalı ki sabah otelden özel araç ile alınıp Stalin’nin sığınağına gidiyoruz. 1940 larda Hitler Rusya’yı işgal etmeye başlayınca Stalin Samara’da bir sığınak yaptırmış ve savaşı buradan yönetmeye başlamış. 10 metre çapında , 1.5 metre beton duvarlı 38 metre derinliğinde , kuyu gibi bir sığınak . Bütün dış etkilere karşı korunaklı, iki farklı çıkışı , 8 katlı, içinde çalışma odaları ,toplantı odası var. .Savaş buradan yönetilmiş.1942 yılında dokuz ayda 600 kişi ile tamamlanmış.27.000 m3 toprak çıkarılmış,, 5000 ton demir ,10.000 ton beton kullanılmış . Dönemin bütün hikayeleri …, bütün önemli kararların merkezi .Ziyaretçi çok az , biz çıkarken küçük bir grup geldi .Çok ilgi yok herhalde diye sorduk ,bi tokat daha…. Buraya Savunma bakanlığından izin ile giriliyormuş, halen ziyarete açık değil, Adamlar bizim için iki günde müracaat edip izin almışlar.Vay anasına… , biz neymişiz be abi…Havalara gireceğim artık , koltuklarım kabardı iki kişilik yere sığmıyorum , yürüyüşüm değişti .Her şey çok kolay artık, hem de Rusya da.

Nayanova Üniversitesine götürülüyoruz.Kapıda rektör, öğretim görevlileri bir sürü fotoğrafçı bizi karşılıyor.Artık eminim bizi tanıyorlar..bütün güzeller ” helloo Atila ” deyip Atila’yı öpüyorlar hem de üç defa , adetmiş. Bize kuru bir hello düştü.Büyük masa ; pasta,börek,çay harika .Atila, Unesco Dünya mirası hakkında genel bilgi veriyor, ben çaktırmadan börek çay.Masa da Üniversitenin rektörü de var, hep beraber Üniversiteyi gezdiriyorlar bilgi veriyorlar.Oradan başka bir orta öğretim okuluna gidiyoruz, konu,dünya mirasları herkes çok ilgili .Sonra iki okul ziyareti daha.Bizde yüz kişiden kaçımızın dünya mirasları hakkın da bilgisi vardır bilmem.Bu okullar “Unesco Dünya okulları birliği” üyesi.Çocuklar ana okulundan itibaren dünyada farklı etnik guruplar olduğunu ,bunların farklı kültürleri olduğunu herkesin birbirine saygı duymasını ve kültürlerini kabul etmesini öğreniyorlar .Dünya barışının bu şekilde gerçekleşeceği öğretiliyor.
Utandım…., Bir, bizde böyle birliğe kayıt olan veya müracaat eden okul veya üniversite yok ve bu konu ile ilgili hiçbir okulda bilgilendirme dahi yapılmıyor. İki, yol arkadaşım sayın Atila Ege bu konuda dünya da bilinen ve takdir edilen muhterem.Herkes tanıyor.Gene rehber , araba ..vedalaşıyoruz.Gene güzeller Atila’ yı üç defa öpüyorlar. bize gülücük düştü.Valla kıskançlık başladı.

Sabah,hava güzel , kahvaltı sonrası iki kişi Atila’yı aldı, iki kişi de bizi arabalar ile götürdüler.Artık program bizim kontrolumuz da değil , bilmiyoruz da. İki farklı okul da öğrenciler ile toplantı yaptık, geceleri Atila’dan Unesco mirasları hakkında öğrendiklerimizi paylaşıyoruz. Harika ,sonuç hep dünya barış ve kardeşliğine geliyor.Dünyayı yönetenlerin burada olup bunları dinlemesi lazım.Öğlen gibi Atila’da geldi , konferanslar aktiviteler de bulunmuş.Türkiye hakkında çok şeyler anlattık, davetler ettik, turizm de artış beklentisi..Tekrar başka bir yere gidiyoruz. Gene kapılarda karşılama , geleneksel kıyafetler ile şekerli ekmek ikram ediyorlar, tuza batırıp yiyoruz. Aile bütünlüğünü remz ediyormuş…Eski gelenekleri ve
yaşamı anlatan gösteriden sonra harika bir sofra.Hem nezaketen hem de gerçekten çok lezzetli oldukları için tarif soruyoruz.Hemen hareket başladı, çoğunu paket yapıp yanımıza yolluk olarak veriyorlar. Elimizde ilave poşetler ile , şehir turu.Bu kadar ilgi karşısında sıkılganlık ile memnuniyet arasında sıkışıp kaldık.

.Vedalaşıp tren ile Ufa’ya gidiyoruz.
Ufa , Türki Cumhuriyetlerinden Başkordistan’nın başkenti. Yaşayan lar ise çoğunlukla Baskord’lar ( veya Başkırlar ) ve Tatar’lar.Geniş yollar, düzgün sakin bir yer.Bir gece tamamdır..deyip geçiyoruz.
Sterlitamak, daha sonra da Krasnousolski ve Kugarhun… Türk soyu Tatar ve Başkord’ların konuğu olduk. ” hallar nişik ” yani nasılsınız dediniz mi tamam, buyrun yemek davetine.Aynı gün üç öğlen yemeği yedik, hepsi güzeldi ama mantılar …mmmmm , misafirperverlik maksimum da. Burası bölge coğrafyasında en güzel bal üretmesi ile biliniyor.Elli, altmış çeşit var,,hepsini tadıyoruz … ommmm…hepsi muhteşem, yeterince alıyoruz. .Bitmeden kahvaltıya bekleriz. Fırsat bulduk geleneksel Rus hamamına da gittik, sauna gibi ama meşe dalları ile her tarafınızı dövüyorsunuz , ,neymiş kan dolaşımı için faydalı imiş. Burada son gün, kaplıcalara gideceğiz, hava soğuk, açık hava havuzları , bizden başka kimse yok.Kaynak suyu, çok faydalı ve kutsalmış üç defa girilmeli imiş..Hoop..atladık… amanın…donduk, su sıfır (0) derece .bir beden büzüştüm ,dışarısı on (10) derece harika geldi. Gerçekten sağlığa çok faydalı , akıl sağlığı için özellikle.Akıllandık,girmemek gerekirmiş,biz faydasını gördük.!

İstanbul Boğazı, Asya ve Avrupa kıtasını ayıran sınırın bir kısmı , peki başka nereden geçiyor?, Başkordistan bölgesinden , yani Başkordistan’nın bir kısmı Avrupa diğer kısmı da Asya kıtasında.

Son noktamız Yekaterinburg.
Romanof sülalesinden son Rus Çarı 2. Nikola’nin asit çukurunda 4 kızı , oğlu ve karısı ile birlikte öldürüldüğü yer. Yani, Rus Çarlık döneminin bittiği yer.. Şimdi burada her biri adına kilise yaptırılmış ve sonraları da aziz ilan edilmişler. Rusya’nın endüstri ve savunma sanayi olan bölgesi. Belli, her şey kontrol altında.Asya ve Avrupa sınırının bir kısmı da buradan geçiyor, gittik, inadına en az on defa sınırı geçtik , döndük. Sormadılar vize mize..

Trans Sibirya hattında tren, otobüs, araba ile 2000 km den fazla yol yaptık. Prestorayka’dan ( Rusya’daki rejim değişikliğinden sonraki yeniden yapılanma ) zıtların yaşandığı ,sivri uçların olduğu yerler. Mütevazi şartlarda ki bir kasabada bile yanınızdan geçen Porsche jeep , veya metrelerce uzunluktaki limuzinler artık çok yadırganmıyor.Evlerde konuk olduk, beraber yemekler yedik.

Rusya’da her yerde Lenin heykeli görebilirsiniz , ama Stalin heykeli yok . Bir çok kişiye sorduk bildik soruyu !, ancak özellikle gençlerden net cevap yok,,., Rusya’da komünizm döneminde çok sert yönetimi ile çok can yakan Stalin , dönemi hatırlatan istenmeyen sembol olmuş, prestoreykadan sonra bütün heykelleri yıkmışlar. , sorduk , Marks, Engels ,Hitler,Atatürk’ün kitaplarını okudunuz mu,ne anlatır diye ?, genç nesil , kem kum ocuk bucuk…..,biz 68 kuşağı bunları neredeyse ezberlemiştik. Zıtlıkların keskin olarak birlikte yaşandığı ülke. Dünya emperyalizmin hakimiyetinde, dünya barışını arıyoruz , aferin bize, ,, yol doğru !!!!… Bir de cevabını bulamadığımız konu; hızlı bir şekilde cami ve kilise yapılıyor ve eskiler onarılıyor, gerçekten bu kadar talep var mı , yoksa gelecek için organize işler mi .?!

By gezi ile ilgili fotoğraflara aşağıdaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Diger fotoğraflar için,

www.hayrettinkagnici.com dan ulaşabilirsiniz.

Gerçekten güzel ve sıra dışı geziydi .Teşekkür ler Atila….

Sevgilerimle

Hayrettin Kağnıcı

Eylül 2013

Bir cevap yazın

error: iletişim : [email protected]