(Turkish) Güney Tayland

Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

 

                                              GÜNEY TAYLAND

 

Rahat bir yolculuktan sonra Bangkok havaalanı, sonrasında da havaalanına yakın bir oteldeyiz bu gece. Ertesi gün sabah uçağı ile güneye Tayland Körfezinde Krabi’ye gidiyoruz. 2016 nın son haftası, yılın bütün gerginliği ve yorgunluğunu biraz atmak üzerine bir program. Kısaca fazla kültürel olmayan hafif kebap türünden bir dinlence. Buralara gelince ilk iş hemen doğru düzgün bir masaj salonu bakınmak olmalı. Kim ne derse desin Tai masajı her zaman bir numaradır bana göre. Madem bir numara, bizde efelik yaptık iki saatlik paket aldık,  benim kısmetime de sumo güreşçisi gibi biri düştü. Bastırdıkça bastırıyor,  ara da bir soruyor, ‘okey mi’ bizde erkekliğe b.k sürdürmemek için ‘ okey, okey no problem’…iki saati kırıksız,  kazasız, belasız atlattık. Gerçekten bu işi iyi biliyorlar, bütün sinir uçları, çalışmayan kaslar hepsini doğru yerlerini buldu, çok iyi oldu ve de çok makul bir fiyata. Burada her akşam masaj terapisi yaptırmak lazım.

**

Uzun olmayan uçak yolculuğundan sonra Krabi’ vasıl olduk. Krabi, Tayland’ın güneyinde, Andaman denizi sahilinde yer alan önemli turizm merkezlerinden biri. Bölgenin kalker ve bazalt olan jeolojik yapısı nedeni ile rüzgar ve denizin yüzyıllar boyu aşındırması sonucu, ilginç koylar ve sahiller oluşmuş. Denizden yükselen küçük kalker adacıklar, bunların yarattığı küçük koyları ile harika manzarası olan bir yer. Aslında buralar geçmişte deniz korsanlarına, deniz çingenelerine uzunca bir süre ev sahipliği yapmış. Krabi vilayetinin merkezi olan Krabi Town, genelde çevrenin ihtiyaçlarını temin eden lojistik merkez gibi bir yer. Buranın en bilinen yeri olan Ao Nang Beach’deki otelimize araç ile bir saatlik yolculuktan sonra geldik.

Otelimiz sahile çok yakın, hafif bir kahve keyfi sonrası sokaklardayız. İstanbul daki buz gibi havadan sonra burası 30 derece sıcaklık önce iyi geldi,  şimdide fazla. Ne zor mahluk bu insan yahu, soğuğu beğenmez sıcağı beğenmez. Güzel bir güneş batışı seyrettikten sonra keyifli akşam yemeği.  Her yer kalabalık, yerli haktan çok turist var, bizden kaçan turistler buraya gelmiş anlaşılan.

**

Krabi Müslüman çoğunluklu bir yer. Yol üzerinde birçok cami, siyah türbanlı kadınlar her yerde, hatta bar cafe gibi yerlerde bikinili hatunlar ile birlikte çalışıyorlar. Bu gün araba ile buranın öncelikli görülmesi gereken yerlerini görelim dedik. Önce Emerald Poool. Bölgenin volkanik yapısı nedeniyle çok sayıda sıcak su kaynakları var. Ormanlık alan içinde, kaynaktan gelen sıcak su, zamanla aşındırdığı kalkerli zeminde gölet yaratmış, tabanındaki kalker ve farklı mineraller nedeni ile su tam turkuaz rengi. Baktıkça huzur ve dinlenme hisse veriyor. Bizde uzun uzun baktık!, fotoğraf çektik. Birbirinden beslenen iki gölet var, ikincisinde suya girilebiliyor. Niyetim girmekti, fazla kalabalık geldi, girenleri fotoğraflamayı tercih ettim. Bikinili, tangalı ve siyah elbise türban ile girenler. Herkes mutlu. Hava sıcak, rutubet, yola devam. Yağmur ormanlarının arsında 35-40 derece mineralli kaplıca sularının olduğu Klong Thom. Romatizma, siyatik bel, baş ağrıları yani her derde deva kaplıca suyu, hem de bedava. Kaçırır mıyız,  girdik suya, bütün dertler suyla birlikte aksın gitsin diye. Burası da tamam.. Geldik Fosil Cost’a.. Uzunca bir sahil, kabuklu deniz hayvanlarına ait fosiller bulunuyormuş, örnekleri var gördük. Başladık aramaya, ister misin bulalım! Bulamadık, ama varmış.. Akşam olmaya başladı, sıcak, güneş bu gün tamam artık. Buraları görmezseniz de, Krabi’yi görmüş olmazsınız.

Hadi bakalım, acıktık, güzel bir deniz mahsulleri masası, akşam kendimize güzel bir ziyafet çektik.

**

Bu gün akşama doğru tekne ile Phi Phi adasına gidiyoruz. Tayland Körfezi’nde güzel tatil yerlerinden biri. Toplamda 6 adadan oluşan Phi Phi adalarından, birbirine yakın Phi Phi Don vePhi Phi Lee adaları en bilineni. Ancak Phi Phi Don daha büyük ve yerleşime açık. Long Beach ve Laem Thong gibi uzun kumsalı olan harika plajlardan denize girilebiliyor.  Aslında küçük bir ada, iki günde rahatlıkla gezilecek yerler. Ada da dar bir boğaz var, buradan yürüyerek çok rahat adanın arkasına geçilebiliyor. Bir taraf daha gürültülü yüksek volüm müzik diğer taraf daha sakin. Önceden yılbaşını burada olalım diye düşünmüştük ancak yer bulamamıştık. Adaya gelince gördük ki bir sürü yer var hem de daha uygun fiyatlar. Bütün konaklama yerleri hotel bulma sitelerine üye olmadıkları için onlara internet üzerinden ulaşmak mümkün olmuyor. Konaklama dahil her şeyde pazarlık mümkün. Burada da turistler çoğunlukta.  Ee tabi, Avrupalı ve Amerikalıya göre çok ucuz, bizim fiyatlara göre çok da ucuz sayılmaz hani. İdare ediyoruz zevkini çıkarıyoruz.  Bir de kredi kart çok yerde geçmiyor, karta güvenip gelirseniz biraz zor gibi.

Buralar 2004 Hint Okyanusu’ndaki büyük deprem ve ardından tsunami ile yerle bir olmuş, son yıllarda yeniden inşa edilen tesisler ile turizm canlanmış.  Ada da yaşayan yerli halk nüfusu 1500- 2000 civarında. Yıl ortalama günlük turist 15.000-20.000. Bakar mısınız kişi başı turist oranına..

**

. Önce kaldığımız Phi Phi Don adasını dolaşıyoruz, çevreyi öğrenelim bakalım kim nerede ne yapıyor. Zaten vasıta yok her yere yürüyerek gidilebiliyor. Bütün ulaşım ve nakliye işlemleri manuel. Adanın arka tarafı Laem Thomg Beach’e kadar geldik. Dedik ya, bu gezi deniz güneş yani kebap bir tatil olacak. Deniz de güzel, güneş de..

Buralarda denizin gel git olayları çok sıradan. Deniz öyle çekiliyor ki, sabah boyunuzu aşan derinlikte yüzdüğünüz yerde, öğleden sonra deniz tabanında yürüyebilirsiniz. Bir anda tekneler karaya vurmuş gibi. Gece yarısı tekrar sular geri geliyor.. Akşam hafiften başlayan rüzgar birden sertleşti, hemen ardından kuvvetli yağmur.. Dur mur çabuk derken beş metre mesafede feci ıslandık. Yağmur dursun diye bekliyoruz ama pek duracak gibi değil.. bizde vurdur biralara, yağmur duruncaya kadar devam..

**

Bu gün adanın güney sahilinde Long Beach’e gidiyoruz. . Deniz güneş harika,  günün tadını çıkartmak lazım Tekne ile de gitmek mümkün, yürüyerek gitmeyi tercih ettik. Ormanın içinden,  deniz kıyısından dolaşarak en fazla yarım saat mesafe, çevrenin keyfini çıkartmaya çalışıyoruz. Dönüşte deniz epey çekilmişti, resmen deniz tabanından yürüyerek döndük.

Daha önceleri fark mı edemedik bilmiyorum ancak insanların büyük çoğunluğu vücudunun birçok yerine dövme yaptırmış.  Yani vücudunda dövme olmayanlar  ciddi azınlıkta. Hani biz se yaptırsak mı, kaç paraya oluyor bu işler diye soralım dedik, şekline, büyüklüğüne, , renkli olmasına göre fiyatlar değişiyor.   Burada bile iyi para, ucuz bir şey değilmiş.  Yani paramız çıkışsaydı şöyle en büyüğünden göğsüme kocaman bi dövme yaptıracaktım!!  Bu vaziyette memlekete dönünce de ne olurdu bilemem.!!

Bu gün yılbaşı,  2017 de mutluk barış güzellikler hepimizin olsun. Bütün kötülük ve şer odakları vatanımızdan, bizlerden uzak olsun.

**

Bu gün tekne ile çevre adalar turuna çıkıyoruz.  Çevrede ki adaları gezeceğiz. Tam gün denizdeyiz. Önce kuzeydeki adalar Mosquito ve Boamboo adalarına yöneldik, kuvvetli rüzgar ve dalgalar, şansımızı zorlamayalım, kuzeyden vazgeçip,  Phi Phi Lee adasına geliyoruz.

Phi Phi Lee harika koyları sahilleri olan küçük bir ada, konaklama yok. En bilinen yeri Maya Beach. Leonardo Di Caprio’nun meşhur filmi “The Beach” bu ada da Maya plajında çekilmiş. Filim de tutunca al sana! plaja ayak basmak, karaya çıkmak parayla. Bizde denizden gidip avantadan denize girdik, karaya dokunmadık bile..

Önce güneydeki küçük adalar, sonra da adanın etrafı, doğa çok değişik ve çok güzel. Monkey Beach de maymunlar ile karşılıklı yemek yedik, biraz da bize de kalsın der gibi bakışları karşısında onlara da bıraktık,  Lui Beach de renkli palyaço balıklar ile beraber yüzdük onları besledik, Coral Beach de mercan kayalarında yaşayan deniz dibi canlıları gördük,  gerçekten birbirinden farklı değişik muhteşem koylar. Akşamı ettik, dönüşte Lagoon Bay de günün son deniz sefasını yapalım derken, anaa birden kuvvetli sağanak bastırdı. İşte esas denize girme zamanı,  altımız da ıslanıyor üstümüz de. Buralarda yağmur, güneşin küçük kardeşi. Her an karşılaşabilirsiniz. O da keyif o da güzel günün rengi.

Günü tamamladık,  Tanrım Teşekkürler bütün bu güzellikler için. .

**

Sabah buradan ayrılıp Phuket’e geçiyoruz.  Neredeyse her saat başı büyük tekneler dolu gidiyor dolu geliyor. Bu adalara giriş de paralı çıkış da. Adaya girişte ayak bastı parası,  çıkarken ayak kalktı parası.. neyse kafayı çok takmadan zevk almaya! çalışıyoruz.

İki saatlik tekne yolculuğundan sonra Puket’e vardık.

Phuket,  Tayland’ın en bilinen turizm merkezi. Büyük bir ada, en güney ucundan karaya bir köprü ile bağlanmış. En hareketli kalabalık yeri Patong şehri. Madem hareketli biz de oraya gidelim. Phuket City den araba ile bir saat sonra geldik Patong’a. Otele yerleştik, vakit kaybetmeyelim bakalım durum vaziyetler neymiş. Sahiller de farklı yerleşim yerleri var.  Kısaca, sırt çantalı turist için de, çok paralı turist için de uygun yerler var, yani her keseye göre otel. Gerçekten harika tesisler var. Phuket’in hem gece hem gündüz en hareketli yeri Patong. Burayı tercih etmemiz de bundan. Herkesin ağzında “akşam mutlaka Bangla Street’i görmeden gelme”. Nasihatleri dinleyip gittik. Sokak, insan seli yürünmüyor,  bar, pavyon, içki, kumar, kadın, erkek her yol var. Gürültü de çabası. Ellerinde çıplak dansçı kızların posterleri  ile yolunuzu kesip içeriye davet eden mini etekli kızlar,  tam macera yeri. Çok renkli balon dünya. İki turdan sonra galiba bize fazla renkli geldi. Vay anasına neler oluyor hayatta gibilerinden bakınarak turumuzu tamamladık. Meraklısına çok ekmek çıkar buralardan!! Anlaşılan daha sakin yumuşak pastel renkli dünya,  bizim için daha uygun.

**

Kiraladığınız bir araba ile Batı sahillerinden güneye doğru iniyoruz. Karon Beach’de güzel bir deniz sefası,  Kata Beach te kahve molası derken View Point diye bir yere geldik. Yüksek bir tepeden birkaç koyu birlikte görebiliyorsunuz. Çok güzel gerçekten, epey fotoğraf aldık. Phuket adasının en güney noktası, ‘Sun Set View Point’e geldik. Harika manzara gerçekten. Güneşin batmasına çok var, madem güneşi batıramıyoruz bizde efelik yapıp  kendimize güzel ziyafet çekelim dedik. İyi geldi valla,  tadını çıkardık,  ama güneşin batısı muhteşem olsa gerek. Bir daha ki sefere diye konuyu bağladık. Buradan adanın doğu sahilinden kuzeye doğru Kawai şehrinde kısa tur sonrası Chi Long şehri üzerinden büyük Buda tepesine geliyoruz.

Yüksek bir tepenin üzerinde 45 metre yüksekliğinde oturan Buda heykeli, heykelin altında mabet. Aslında henüz tam olarak bitmemiş ama bütün kutsallığı ile açık ve mabette çalışma yapılıyor. Çevreyi dolaştık, gerekli dua ve mumlar dikilip yakıldı,  adaklar  her bi şey tamam. 360 derece çevredeki bütün koy ve güzellikleri görebiliyorsunuz. Yüksek tepe sağlam rüzgar alıyor,  uçmadan gidelim artık. Akşamı ettik gene. Keyifli kahve sohbeti, ooo gece yarısı olmuş. ..

**

Bu gün serbest gün,  programsız olarak gün keyfi yapalım dedik, O zaman önce masaj, hem de iki saat, keyifler bomba.. Deniz güneş derken aksam oldu. Tam kebap oldu bu gün. Son akşam, deniz mahsulleri ile sağlam akşam yemeği, yarın sabah eve dönüş, aktarmalar ile uzun yolculuk olacak.

**

Tayland’da büyük yas hakim, her taraf siyah bantlar ile çevrilmiş, duvarlarda, panolarda ölen kralın resmi var. Dünyanın en uzun süre iktidarda kalan kral 9. Rama’nın yasını tutuyorlar. 70 yıllık iktidar döneminden sonra 88 yaşında ölen 9. Rama’nın yerine oğlu10. Rama kral olmuş. Aslında yönetim parlamenter sistem, kral sembolik, ama ne kadar seviliyormuş ki kral öldüğü zaman neredeyse bütün ülke üzüntüden sokaklara dökülmüş.

Her Şeyi ile keyifli hafif dinlenme esaslı güzel bir gezi. Güneyde Malezya’ya sınır

komşuluğundan ötürü Müslüman yoğunluk dikkati çekiyor.  Görünen bir yobazlık bağnazlık yok gibi. Phuket adasının çevresinde bir sürü küçük adalar da var. Buranın meşhur olması,  adanın kuzeyinde eski adı Khao Phing Kan olan küçük bir ada da, 1974 yılında çevrilen 007 James Bond serisinin ilk filmlerinden olan  ‘The Man With Golden Gun’ Altın Tabancalı adam filmi ile başlamış. O tarihten beride ada James Bond adası olarak meşhur olmuş ve öyle biliniyor. İsim öyle tutmuş ki genç nesil yerli halk bile adanın esas adını bilmiyor. Phuket, bu filimden sonra yıldızı parlamış çok turistin uğrak yeri olmuş. Burada bir sürü otel ve tesis var çoğu da dolu sayılır. Bir film bir yerin kaderini bu kadar mı değiştirir.

Burası dahil, dünyanın bir çok yerinde denize girdim, açık ifade ediyorum ki Ege ve Akdeniz sahilleri her anlamda bir çoğuna on basar

 

 

Sevgilerimle

 

Hayrettin Kağnıcı

Ocak 2017

www.hayrettinkagici.com

 

 

 

 

 

 

 

 

error: iletişim : hayrettin@ozka.com